12 Ağustos 2013 Pazartesi

Ada / The Island


Aslında çok okuyorum ama yazlıkta olduğum için bir türlü istediğim gibi yazamadım bir de bayram olunca tembel oldum çıktım.  The island çıktığı zaman hakkında yalnızca Girit'te geçtiğini biliyordum, büyüsü bozulmasın istediğimden ne arka kapağı ne tanıtımları ne de yorumları okudum hakkındaki. Bir kaç yıldır sürekli Girit'e gitmeye niyetlenip ufak aksilikler yüzünden gidemeyince madem hiç görmediğim bir yerde geçen kitap okumam lazım hemen okuyalım dedim. Giritli bir ailenin torunu olarak çok heyecan verici bir maceraydı benim için. Özellikle kitabın başlarında o kadar heyecanlanmıştım ki bir an önce adaya gelip dedeme Spinalonga Adasını ve cüzzam kolonisini bilip bilmediğini sormak istedim. Çünkü onların Girit'ten ayrılma tarihi ile koloninin dağılma tarihi çok yakındı birbirine. Zaten ilk 200 sayfayı bir gecede okudum. Ne yazık ki kitabın ikinci yarısına geldiğimde heyecanımı kaybetmeye başladım. Eleni ve Giorgis'in hikayesi sıcacık ve hüzünlüydü. Onları sevmemek ve onlar için üzülmemek mümkün değildi. Anna ve Maria'nın öyküsü ise aynı hisleri uyandırmadı bende hele Sofia'yı anlayabilmem mümkün değil. Anna'nın yaşadıkları şaşırtıcı değildi o kadar belliydi ki olacaklar. Maria'ya yazar gerçekten haksızlık etmişti bence. Tüm bunlar bir yana farklı bir hikaye arıyorsanız okunması gereken bir kitap Ada. Cüzzam, cüzzamlıların yaşamı, onlara davranılış tarzı, toplumdan uzaklaştırılmaları içinizi burkacak. Fotini'nin gözünden çok uzun bir tarihi dinleyeceksiniz, özgün, ilginç, hüzünlü bir hikaye sizi bekliyor.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder