20 Mayıs 2013 Pazartesi

Silahşör / The Gunslinger



" the man in black fled across the desert,  and the gunslinger followed..."

Harika bir serinin Kara Kule'nin ilk kitabı Silahşör. Ama Silahşör'ü  tanıtmak, geçmişini anlatmak, yaşadıklarını sizlerle paylaşmak gibi bir niyeti yok. Sadece son silahşör Roland Deschain ile tanışıyorsunuz. Belki hiç hoşlanmayacaksınız bile ondan, inanın son ciltte bile onu sevmeme şansınız var. Ama geçip gitmiş bir dünyada Roland ile birlikte mutlaka kule yolculuğuna çıkacaksınız.
Kara Kule O'nun amacıydı... O'nun kaderi, O'nun sonu, O'nun laneti, herşeyi...


Silahşör orada oturarak yüzünü sönükleşmeye başlayan ışığa doğru çevirdi.
Hayallere dalarak, yıldızların belirmelerini seyretti. Amacından vazgeçmedi;
kalbi korkuyla titremedi. Daha seyrelip kırlaşmış saçları rüzgarda uçuşuyor,
babasının sandal ağacı kakmalı tabancaları kalçalarının üzerinden sallanıyordu:
Öldürücü silahlardı onlar. Roland yapyalnızdı. Ama yalnızlığın kötü ya da utanılacak bir şey olduğunu düşünmüyordu. Karanlıklar dünyayı sardı. Ve dünya değişti. Silahsör "çekme" zamanını bekleyerek Kara Kule'yle ilgili o sonu gelmeyen hayallere daldı.
İleride bir gün alaca karanlıkta Kule'ye yaklaşacaktı. Hayal edilemeyecek son bir savaş için borusunu dudaklarına götürecekti.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder