5 Mayıs 2013 Pazar

Ölülerin Dansı / Dance of the Dead

Ne dilediğine dikkat et, Ravenloft'un karanlık güçleri seni duyabilir...

Karamsar, kötücül, umutsuz, sislerle kaplı, karanlık ve  gotik bir diyar Ravenloft. Yalnızca sisler tarafından seçilenlerin düştüğü ve çıkışı olmayan bir boyut. İlk olarak Strahd Von Zarovich kötülükle bir anlaşma yapar ve vampire dönüşür. Bunun sonucu olarak ülkesi Barovia sislerle çevrilerek bu düzleme taşınır ve Ravenloft maceramız başlar. Strahd ile ilgili yazımı başka bir zamana erteleyerek asıl kitabımıza gelmek istiyorum. Ölülerin Dansı beni heyecanlandıran Ravenloft kitaplarından biri. ilk olarak yazarı Christie Golden ilk ve anlatılması imkansız Ravenloft kitabı Sislerin Vampiri'nin yazarı. İkinci olarak bu kitap ta Azalin ya da Strahd'dan bahsedilmiyor. Hatta hikaye Barovia'da geçmiyor. Bu noktada bazı sorunlar oluşuyor. Kitabın nerede geçtiği nereden nereye gidildiği belli değil. Evet bu hikayenin garipliğini destekliyor ama ne kadar olumlu bir durum tartışılır. Hikayedeki kötü adam acaba Strahd mı sorusu akla geliyor okurken ister istemez ama Strahd'dan çok farklı özelliklere sahip bir kötü adamımız var. Spoiler olmaması için fazla ayrıntıya girmiyorum. Klasik Ravenloft ortamından biraz farklıydı hikaye. Daha ayrıntılı daha derinlikli anlatılabilirmiş.İnsanı huzursuz eden ürküten etkisi yoktu pek sislerin. Bunlara rağmen bu kitabı Ben Strahd: Bir Vampirin Anıları ve Azalin'le Savaş kitaplarından daha çok severek okudum. Gerçi hikayenin sonu ile ilgili sorunlarım da var ama Ravenloft ortamını göz önünde bulundurursak yazarın pek bir seçeneği yoktu sanırım. Ayrıca kitabın çevirmenine de değinmek istiyorum. Cihan Karamancı müthiş bir çevirmen. Herhalde onun çevirdiği ve zor okunan hiç bir kitap yoktur. Kendisi aynı zamanda Rüzgarın Adı ve Bilge Adamın Korkusu'nun da çevirmeni. Ravenloft mutlaka yolunuzun düşmesi gereken diyarlardan okuyun pişman olmayacaksınız:)
Dansa devam et.
Larissa gözlerini kapadı. Sesin Misroi'denmi geldiğini, yoksa yalnızca kafasının içinde mi yankılandığını anlayamadı. Önemi yoktu. Karşı koyması imkansızdı ve daha da garibi öyle bir arzusu da bulunmuyordu. Zombi lordu ile dansçı boş zeminde dönmeyi sürdürdüler. Larissa'ya sanki ayakları yere değmiyormuş gibi geliyordu. Nerede bulunduğunu, kiminle dans ettiğini, hatta kim olduğunu bile unutmaya başladı. İçinde biriken güce kayıtsız şartsız boyun eğdi.
Larissa işte o zaman ne kadar çok üşüdüğünün farkına vardı. Misroi'nin demir gibi kollarında süratle ve kendinden emin adımlarla ilerlemeye devam etse de artık uzuvlarını hissedemiyordu. Kapıldığı güç hissinin yerini korku almaya başladı.
Çığlık atan Larissa tökezleyip düşmekten kıl payı kurtuldu. Misroi'nin acımasızca tuttuğu el artık neredeyse gri deriyle kaplı bir kemik parçasından ibaretti.
Larissa bir zombiye dönüşüyordu.

2 yorum:

  1. Christie Golden'dan ötürü bu kitabı çok merak ediyordum, vakti zamanında Sislerin Vampiri'ni okumuş ve haran kalmıştım zira. Ama şüphelerim vardı, hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordum açıkçası. Sayenizde artık az çok bir fikre sahibim kitap hakkında. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler güzel yorumunuz için :) Bu arada kitabınız ne zaman dağıtılacak heyecanla bekliyoruz!

    YanıtlaSil